25 Eylül 2012 Salı

Ozanser Uğurlu-Bütün Erkekler Aynı

Herkese iyi geceleerrr :)) Bu akşam itibariyle yine bir kitap bitti.Ben de yarını bekleyemedim ve hemen yazmak istedim.Bu sefer okuduğum kitap uzamn bir psikolog tarafından erkekler hakkında yazılmış bir kitap.Aslında okumam bu tür kitapları pek ama bu kitabın yeri farklı oldu bende :D Bir akşam sevgiliyle kitap muhabbeti yaparken bana bu kitabı gösterdi kendisi.Çünkü ona arada takılırdım hepiniz aynısınız diye :P O da bana bu kitabı gösterince tamam bana bu kitabı alıp gönderiyorsun ben de sen gelmeden okuyorum demiştim.O da bana alıp gönderdi ve okudum.Aslında okurken eğlendim epey ve işte bu adam tam da düşündüklerimi yazmış dedim.Ve kendi cinsiyle ilgili tespitleri çok doğru ve yerinde olmuş. Ben çok fazla detay vermiyorum.Okumak isteyenlere tavsiyem okuyun olur :) Hepinize güzel bir gün diliyorum şimdiden iyi geceler :) Sevgileeerr.. ARKA KAPAK Neden erkekler seni seviyorum diyemezler? Neden sevdikleri kadının kendilerine anneleri gibi davranmasını isterler? Neden sinirlendiler mi vurup kırar, yakar yıkarlar? Neden arabalarını her şeyden daha çok severler? Neden büyük göğüslü kadınlardan hoşlanırlar? Neden cinsellik konusunda takıntılıdırlar? Neden asla hatalarını kabul etmezler? Neden sürekli etraflarındaki insanları eleştirirler? Neden kadınsı yönleri olduğunu asla kabul etmek istemezler? Nedenler, niçinler ve cevapları... Erkekler için ayna, kadınlar için kılavuz...

24 Eylül 2012 Pazartesi

Kitaplarım Geldiii :)

Herkese Merhabaaa :) Sevgili Darla (Fıstıklı Tombi'nin) ev sahibi olduğu 4. kitaplaşalım etkinliğinde Nurçin ile eşleşmiştim :) Kendisi oldukça canayakın bir blogger arkadaşa benziyor :) Sağolsun hemen irtibata geçtik ve mailleşmeler sonun kitapları konuştuk,adresler alındı verildi.Vee ilk önce gelen benim kitaplarım oldu :) Nurçin'in kitaplarını da internetten sipariş verdim.Ufak eklemeler yaparakbu hafta göndereceğim :) Sevgili Nurçin buradan sana tekrar çok ama çok teşekkür ederim..Gönderdiğin ve düşündüğün her şey için :)Sayende kitap kuleme,defter,anahtar koleksiyonuma ve tutkunu olduğum kitap ayraçlarına yenileri eklenmiş oldu.Ayrıca hayatıma da yeni bir blogger arkadaşım katıldığı için de çok mutluyum :) Bir sonraki etkinlikte tekrar buluşmak dileğiyle.. Sevgiler :) İşte Sevgili Nurçin'den gelenler :) Şirin Paket:)
Kitaplarım :)
Şirin Hediyelerim :)
Anahtarlıklarım :) Pembe Çiçekli olan Sevgili Nurçin'den :)
Teşekkür ederim Nurçincim tekrar tekrar :))

22 Eylül 2012 Cumartesi

Hakan Günday-Az

Herkese iyi akşamlarr :)) Yağmurlu bir cumartesi günü evimdeyim ve kitaplarımla başbaşa kaldım :) Ben de fırsat bu fırsat dedim ve kitabımı 7 günün sonunda bitirebildim.Ama nasıl bir kitaptı..Tarifi çok zor..Yani nasıl anlatsam..Yorucu,ağır,mide bulandırıcı..Ama farklı bir yapısı ve dili olduğu için de elinizden bırakamıyorsunuz.Okul dönüşleri akşam eve külçe gibi döndüğüm için bitmesi uzun zaman aldı. Kitapta biri kız diğeri erkek Derda adını paylaşan 2 kahraman var ve acayip bir hayatları var..Okudukça gözlerini yuvalarından fırlayacak eminim..Benim öyle oldu çünkü..Sonunda da vay bee dedim yani.Neyse daha fazla detay vermiyorum.Hakan Günday'ın okuduğum ilk kitabıydu bu.Bir daha Hakan Günday okur muyum bilmiyorum.Ama ara vermek lazım kendisine... İyi pazarlar şimdiden :) ARKA KAPAK AZ Küçük bir kelime, büyük bir roman. Diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın. Belki de çok az... O zaman şöyle demeliyim: Seni az tanıyorum... Az... Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z. Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var. O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında. Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar. Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler. Senin ve benim gibi...

18 Eylül 2012 Salı

Öğrencilerim Meleklerim :)

Tekrar merhaba :)İkinci postla karşınızdayım :) Biraz öğrencilerimden bahsetmek istiyorum sizlere..Zira bu ara en çok zamanım onlarla geçiyor cıvıl cıvıl :)
Bu dönemden itibaren 6 ekimde 4.yılım olacak mesleğimde..4.sınıfım..
Her çocuk o kadar farklı,o kadar ayrı ki..Bir o kadar da masum,temiz,içten..
Hepsini çok seviyorum,sevdim..Her birine bir şeyler kazandırdığımı düşünüyorum.Onlar da bana çok şey kattılar çünkü..Beraber öğrendik ne varsa..Beraber çok güldük,danslar ettik,oyunlar oynayıp kitaplar okuduk..Hiçbirini unutmayacağım..
Şimdi sıra ile tüm öğrencilerim karşınızda :)

İlk sınıfım Uğur Böceklerim..Hakikaten bana hep uğur getirdiler :)

İkinci Sınıfım Güneşlerim :)


3.Sınıfım Papatyalarım <3 Yerleri bambaşkadır..Çünkü mezun ettiğim ilk sınıfım oldular..Mini mini 1'ler şimdi hepsi..


Veeee geldik bu yılki tatlı miniklerime :) Bu sınıfımın adı Deniz Yıldızları :) Hani demiştim ya sevgiliden esinlenildi diye :) Henüz toplu resmimiz yok ama ben bugün onları teek teek çektim :)










Yeni miniklerimle aramız uyku saati hariç gayet güzel :) Uyku odasına girince işler biraz değişiyor.Annelerini istiyorlar ve ağlamaya başlıyorlar.Bir de ben bu yıl ilk defa tam gün sınfı aldım.Sabah 8 akşam 5 yani..Şimdiye kadar öğleden sonra yarım gündüm..Deniz Yıldızlarımla ilkleri yaşayacağız gibi geliyor bana :) Hepsi çok şeker çok sevimli..Hepsini çok seviyorum.Onlar da beni sevdiklerini dile getiriyorlar sık sık :) Bakalım günler bize neler getirecek.Umarım uyku sorunumuz da yakın zamanda düzene girer...
Herkese sevgileerr :)





Koleksiyon ve Favori Mimi :)

Merhabalarrr :)
Geçen hafta ve bu hafta o kadar yoğun bir okul dönemi yaşadım ki inanın ancak bir şeyler yazmaya mecalim oldu bloguma..2 şeker blog sahibi beni mimlemiş önce onları yanıtlamak istiyorum :)Can arkadaşım Kirazlı Dondurma ve sevgili Çalıkuşu için :)
O zaman önce başlayayım koleksiyon mimine :)
Artık herkes biliyor ki kitaplara ve kitap ayraçlarına tutkum çok büyük..Ben de sizlerle ayraç koleksiyonumu paylaşmak istedim.Eskiden düğün davetiyelerini biriktirirdim.Tabi sonradan attım :P
Buyrun bakalım bunlar benim kıymetliler :)


İşte böyle tam tamına 56 tane ayracım var :) Aralarında el yapımı yani kendi yaptıklarım da var.Hata bununla ilgili yazım da var okuyanlar bilirler :)Hoşuma giden her ayracı alıp koleksiyonuma katıyorum.Daha da devam edeceğim inşallah :)


Gelelim favori mimine :)

Favori rengin?
Pembe,kırmızı,bej

Favori hayvan?
Köpek,muhabbet kuşu

Favori sayı?
9 :) her zaman uğur getirmiştir bana :)

Favori içecek?
Tabiki kola ve sıcak çikolata :)

Facebook mu twitter mı?
Valla her ikisi de

Tutkunuz?
Ailem,öğrencilerim,kitaplarım :) e aşkımı da unutmayayım tabi <3

Hediye almak mı vermek mi?
Her ikisi de :) Tabi en çok hediye almak ağır bassa da arada minik hediyeler de vermek de güzel oluyor :)

Favori gün?
Ertesi gün cumartesi olduğu için tabi ki cuma :)

Favori çiçek?
Valla 2 tane sevdiğim çiçek var biri beyaz gül diğeri papatya :)

İşte böyleee :) Her iki mimi de yanıtlamak isteyen herkes yanıtlayabilir:) Kocaman öpücükleerr :))











11 Eylül 2012 Salı

Kitap İzlenimlerim :)

Herkese iyi geceler :) Yine 2 kitap postumla karşınızdayım :)Küçük Prens Ve Küçük Kara Balık :) Bilenler zaten bu kitapları çok iyi bilir..Söylenecek pek fazla söz yok diye düşünüyorum.İkisi de dünya çapında bilinen çocuk kitapları.İleride çocuğuma/çocuklarıma okutacağım ilk kitaplar olacaklar inşallah :)
Bu arada yeni eğitim yılımız güzel başladı.Birbirinden sevimli tam kayıtlı 19 öğrencim var:) Ama sanırım 3 tanesi alışamayacak..16-17 tanesiyle yolumuza devam edeceğiz sanırım..O kadar tatlı ve masumlar ki..Dün serbest oynadılar.Birbirimizi tanıdık.Bugün onlara 3 tane oyun oynattım,pamuk prensesi okudum,çizgi film izledik :) Hamur oynadık,boyama yaptık...Papatyalarımı aramıyor değilim..Ama onlar da çok tatlı :)Her çocuk ayrı bir dünya ayrı bir güzellik :) Bu arada yeni sınıfımın adı "Deniz Yıldızları" :) Sevgiliden esinlenerek konulmuştur :)
Yarın papatyalarımı yeni okullarında görmeye gideceğim eğer yetişebilirsem..Şimdi onlar mini mini birler oldular :)
Neyse sevgili blog dostlarım kitap dışında da fazla muhabbet ederek başınızı ağrıtmayayım daha fazla :) Herkese güzel bir gün diliyorum yarın :)
Sevgilerrr

KÜÇÜK PRENS ARKA KAPAK
Antoine de Saint-Exupéry tarafından New York’ta bir otel odasında yazılan Küçük Prens yayımlandığı günden bu yana milyonlarca insanın kalbini fethetmeye devam ediyor. Küçük Prens’in yaşadıklarını anlıyor, kırgınlıklarına üzülüyor, söylediklerine hak veriyoruz. Gezegenindeki çiçeğiyle pek anlaşamadığı için biraz uzaklaşmaya karar veren, yolculuğu sırasında Dünya’ya da uğrayan Küçük Prens Sahra Çölü’nde bir pilotla karşılaşır. İşte olan biteni de bu pilot anlatır bize. Kimdir Küçük Prens, neden sürekli sorular sorar, çiçeğiyle neden anlaşamamıştır, gittiği diğer gezegenlerde kimlerle karşılaşmıştır ve neler öğrenmiştir? Bu öyküyü dinlerken Küçük Prens’in yaşadıkları ve öğrendikleri sayesinde hayatımıza tekrar bakıyoruz ve yaşamı anlamlandırmada ‘ne kadar da büyüdüğümüzü” görüyoruz. Küçük Prens’in de dediği gibi “Büyüklere her şeyi açıklamak gerekir zaten.”


KÜÇÜK KARA BALIK ARKA KAPAK
Bir varmış bir yokmuş, bir Küçük Kara Balık varmış;

bu Küçük Kara Balık annesiyle birlikte bir derede yaşarmış. Küçük Kara Balık'ın en sevdiği şey, ay ışığının evlerinin üstüne vurmasıymış. Her gün, sabahtan akşama kadar, Küçük Kara Balık, annesinin peşine takılır, oraya buraya yüzermiş.

"Anneciğim, burada daha fazla kalamam ben, gitmeliyim!" demiş bir gün Küçük Kara Balık. "Gitmek istediğine emin misin?" diye sormuş annesi. "Evet," demiş Küçük Kara Balık. "Bu derenin ucunun nereye çıktığını gidip görmek istiyorum," demiş. Başka yerlerde neler olup bittiğini gerçekten bilmek istiyorum... Böyle amaçsızca yüzmekten bıktım usandım."

Küçük Kara Balık, bütün çocuklar için unutulmaz bir öykü, bir başucu kitabı.

(Tanıtım Bülteninden)

8 Eylül 2012 Cumartesi

Lev Tolstoy-Anna Karenina(Film)


Merhabalaaarrr :))
Güzel bir cumartesi gecesinden seslenmekteyim sizlereee :) Dün akşam annemle başladık bu filmimize.Ama tabi babamın maç tutkusuna yenik düştük ve filmimizi bu akşama ertelemiştik.Anna Karenina..Ne söylenebilir ki..Aslında önce okuyup ondan sonra izlemek istiyordum.Annem çok izlemek isteyince kıramadım çaresiz :P
Gelmiş geçmiş en iyi romanlardan seçilen Anna Karenina'nın en iyi uyarlaması buymuş bu arada.İzlemek isteyenlere tavsiye edilir.
Gelelim filmimize..Anna adında zengin bir kadın var.Evliliği aşktan yoksun..Bir başkasına aşık oluyor.Bu sırada eşi,sevgilisi,oğlu ve sevgilisinden olan kızı arasında da epey gel-gitler yaşıyor.Karışık bir durum.Ben biraz Aşk-ı Memnuya da benzettim.Sonu bana sürpriz oldu açıkçası.Neyse okumamış veya izlememiş olanlar vardır aranız o bakımdan çok detay vermeyeceğim.Bu arada Anna Karenina yeniden çekildi.Yakın bir zamanda gösterime girecek.Artık tercih sizin.Ya benim gibi dvdden yada yeni çekilmiş hali ile sinemada izlersiniz :)Şimdi sizleri filmin özeti ve yeni filmin fragmanı ile başbaşa bırakıyorum.
İyi pazarlar şimdiden :)

Özet&Detaylar
Yönetmen:Alexandre Zarkhi
Oyuncular:Tatyana Samojlova, Yusuf Özpolat, Boris Goldayev
TürDram, Romantik

Anna Karenina, 2007 yılında TIME dergisince düzenlenen bir değerlendirmede, 125 yazarlık bir jüri tarafından 'gelmiş geçmiş en muhteşem roman' seçilmiştir. Bu görkemli film, yazar Lev Tolstoy’un başyapıtının en başarılı uyarlamalarından biri kabul edilir. Hem görsel hem teknik açıdan son derece başarılı olan bu film, romanın renklerini ve zengin dokusunu sinemada yaşatır.

Güzel aristokrat Anna, tanınmış politikacı Karenin’le yaptığı sevgiden uzak evlilikten dolayı bitkin düşmüştür. Kont Vronsky ile yaşayacağı tutkulu aşk, Anna’nın evliliğini, ailesini ve kocasının kariyerini tehlikeye atacaktır. Üstelik Anna’yı hapseden boğucu ve ikiyüzlü toplum, ona acı bir bedel ödetmeden özgürlüğünü vermeyecektir.

Rusya’nın meşhur film stüdyosu Mosfilm, bu filmde 19. yüzyıl Moskovası üst tabakasının görkemini yansıtmak için hiçbir masraftan kaçınmadı. Görüntü yönetmeni Leonid Kalaşnikof ve aralarında Bolşoy Balesi’nin efsanevi ismi Maya Plisetskaya’nın da yer aldığı muhteşem bir oyuncu kadrosuyla 2,5 yıl bu film üzerinde çalışan yönetmen Zarkhi, Tolstoy’un romanının ruhunu, insancıllığını ve samimiyetini sinemaya kusursuz bir şekilde taşımıştır.

FRAGMAN



7 Eylül 2012 Cuma

Virgina Woolf-Kendie Ait Bir Oda

Merhaba sevgili blogdaşlarım :)
Umarım her şey yolundadır :) Bugün ben yine güzel bir kitabı bitirmiş bulunmaktayım :) Biricik dostum Reyyanım sayesinde Virgina Woolf'u tanıdığımı ve sevdiğimi biliyorsunuz.Daha önce 2 kitabını paylaşmıştım sizlerle :) Mrs.Dalloway ve Deniz Feneri adında.Şimdi ise bu sefer kendisinin Cambridge Üniversitesinde kız öğrencilere yaptığı konuşmadan alıntılar taşıyan kitabını paylaşıyorum.Kitap okunabilir nitelikte ve güzel bir kitap.Biraz feministik bir dili var :) Yani biz bayanların okuması gereken bir kitap.Çok fazla detay vermeyeceğim.Ben kitabı beğendim.Okumanızı tavsiye ederim :)Şimdiden keyifli ve neşeli bir haftasonu diliyorum sizlere
Sevgiler...

ARKA KAPAK
"Bütün bu yüzyıllar boyunca kadınlar, erkeği olduğundan iki kat büyük gösteren bir ayna görevi gördüler, büyülü bir aynaydı bu ve müthiş bir yansıtma gücü vardı. Böyle bir güç olmasaydı dünya hâlâ bataklık ve balta girmemiş ormanlardan ibaret olurdu. Savaşlarda zafer kazanıldığı duyulmazdı... Çar ve Kayzer ne taç giyerler, ne de tahttan inerlerdi. Uygar toplumlarda hangi işe yararlarsa yarasınlar, bütün şiddet ya da kahramanlık eylemlerinde aynalar gereklidir. İşte bu yüzden Napoléon da Mussolini de kadınların erkeklerden aşağı olduğunda bu kadar ısrarcıdırlar, eğer onlar aşağıda olmasalardı kendileri büyüyemezlerdi."

Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf'un 1928 yılında kapılarını kadınlara yeni yeni açmakta olan Cambridge Üniversitesi'ndeki kız öğrencilere hitaben yaptığı bir konuşması üzerine şekillenmiştir. İngiltere'de kadınların seçme ve seçilme hakkını elde etmelerinden bir yıl sonra yayımlanan kitap o tarihten günümüze feminizm tartışmalarının locus classicus'u olageldi. Jane Austen ve Charlotte Brontë'den, kadınların niçin bir Savaş ve Barış yazamadıklarına; Shakespeare'in hayali kız kardeşinden bugün de tartışılmaya devam eden kadının yoksulluğu ve namusu başlıklarına, hatta yaratıcılığın doğasına kadar uzanan geniş bir yelpazede kalemini özgürce oynatan Woolf, kadınlara edebiyat alanında bir çıkış yolu gösteriyor.

"Bir kadın eğer kurmaca yazacaksa, parası ve kendine ait bir odası olmalıdır," diyen Virginia Woolf'un sesi, aradan geçen sekseni aşkın yıla rağmen gücünü ve etkinliğini koruyor.

6 Eylül 2012 Perşembe

2 Kitap Birden Buyrun Bakalım :)

Merhaba Herkese :)
Çalışma günlerimin başladığı şu zamanlarda okuma hızım kesilir diye korkmuştum amaçok şükür öyle bir şey olmadı.Aksine 2 tane kitap bitiverdi her ne kadar ince de olsalar :)Biri Franz Kafka-Dönüşüm diğeri Oz Büyücüsü :)
Dönüşüm Kafka'nın okudum ilk kitabıydı.Alalı uzun zaman olmadı aslında ama hemen okuyamamıştım.Ama artık okumalıyım diye düşündüm.Özellikle de kitabın ilk giriş cümlesini görünce bu isteğim daha da arttı.Gregor Samsa'nın başından geçenleri,ailesini okuyorsunuz bu kısa öykü kitabında.Sonra da Kafka'nın bazı notlarından,mektuplarından bölümlere yer verilmiş.Ben kitabı beğendim ama Gregor Samsa adlı karakteri bir türlü sevemedim.Artık okumakta karar sizin :)

ARKA KAPAK
Franz Kafka’nın Dönüşüm adlı eserini bilmeyen neredeyse yok gibidir. Yazıldığı dönemden günümüze kadar çok tartışılmış, üzerine çok sayıda söz söylenmiş ve yazı yazılmış olan Dönüşüm, Kafka’nın hiç kuşkusuz en popüler eseridir.

Kitap, bir şirkette pazarlamacı olarak çalışan Gregor Samsa’nın bir sabah uyandığında kendisini dev bir böceğe dönüşmüş bulmasıyla başlar ve bundan sonra hayatında ne gibi değişiklikler olduğunu, aile üyeleriyle arasındaki ilişkinin nasıl değiştiğini anlatarak devam eder.

Sistemin en küçük birimi olan aile yaşantısının sıkı bir eleştirisini yapan Dönüşüm; okuru sarsan, sorgulatan, düşündüren bir eserdir...

Gelelim Oz Büyücüsüne :))
Bu kitap bana çok sevdiğim arkadaşım Derya'nın bana doğum günü hediyesiydi :) (kirazlı dondurma adlı blogun sahibi)
Kendisi bu kitabı çeşitli minik ve şeker şeylerle beraber bana göndermiş ve beni de çok mutlu etmişti.Buradan sana bir kez daha teşekkür ediyorum canım arkadaşım hatta dostum :)Oz Büyücüsü herkesin bildiği gibi bir çocuk kitabı.Küçük bir kız olan Dorothy'nin bir hortum sonucu bilmediği bir yere savrulmasıyla,orada teneke adam,korkaka aslan,akılsız korkulukla tanışması ve beraber yaşadıkları maceraları anlatıyor.Dorothy'nin tekrar evine dönmek istemesi,korkuluğun akıl istemesi,teneke adamın kalp ve aslanın da cesaret istemesi üzerine Oz'un zümrüt kentine yol almaları ile başlar öykü.Ve oldukça da eğlenceli bir o kadar da fantastik :)
Bence bu kitabı hem siz hem de çocuklarınız okusun derim :) Deroşum sana bir kez daha teşekkür ediyorum ve seni çok seviyorum canıımm :)
Sevgiler herkeseee :)

ARKA KAPAK
“Oz Büyücüsü”, dünya çocuk edebiyatında yepyeni bir dönem başlatan ve yayımlandığı 1900 yılından bugüne yüzlerce filme, oyuna, baleye konu olan bir başyapıttır.

Dorothy, Kansas’taki küçük bir çiftlik evinde, teyzesi, amcası ve sevgili köpeği Toto ile birlikte yaşamaktadır.

Küçük çiftlik evi, uçsuz bucaksız çayırların ortasındadır ve çevresinde ne bir başka ev vardır ne de Dorothy’nin arkadaşlık edebileceği çocuklar. Dorothy, bazen sıkılır bu yüzden, üzülür, “Keşke burada yaşamasam; başka yere gitsem” diye düşünür.

Veee, bu düşüncesi bir gün gerçek olur!

Çok büyük bir fırtına patlak verir birden. Fırtına o kadar güçlüdür ki, Dorothy ile Toto’nun içinde bulunduğu evi bir yaprak gibi havaya kaldırıp uçurur!

Dorothy, Toto ve küçük ev, saatlerce havada uçar. Sonunda fırtına onları yere indirir.

Nereye mi?

“Büyük ve Muhteşem” Oz Büyücüsü’nün, İyi Kalpli Kuzey Cadısı Glenda’nın, yeni arkadaşları Korkuluk, Teneke Adam ve Aslan’ın yaşadığı yere… Burada Dorothy, Toto ve yeni arkadaşlarını pek çok macera da beklemektedir.

Glenda, “Bu öpücük, gerektiği zaman seni koruyacak. Ne olursa olsun, kendine güven Dorothy. Kendine güvenir ve umudunu kaybetmezsen, istediğin her şeye ulaşabilirsin,” dedi.

4 Eylül 2012 Salı

Ayfer Tunç-Taş Kağıt Makas

Selamlaaarrr :))
Dün akşam yine güzel bir kitap bitiverdi :) Söz konusu Ayfer Tunç oldu mu akan sular durur bendenizde efenim.Yine harikaydı bu kitap da.Uzun zaman oldu alalı ama ancak fırsat bulabildim.İçinde kısa ve bir o kadar dokunaklı öyküler var.Özellikle kitaba adını veren Taş Kağıt Makas adlı öyküyü çok sevdim.Tabi içinde sonradan ayrı kitap olarak basılan Suzan Defter de var.Bir kadın ve bir erkeğin tuttuğu günlüklerden oluşuyor.Kısacası kitabı tavsiye ederim.Söz konusu Ayfer Tunç ise zaten kimse dayanamaz diye düşünüyorum.Keyifli günler herkese :)

ARKA KAPAK
Sevgilimin yanındayken kızım yoktu, gerçektim. Karagül'ün yanında ise içim parça parça. Bu oyun fazla uzadı diyordum, ama içimden, sonra kızımla taş-kâğıt-makas oynuyordum: Makas kâğıdı keser. Kâğıt taşı sarar. Taş makası kırar. Taş-Kâğıt-Makas, daha önce yayınladığımız Kapak Kızı adlı romanı ile büyük ilgi uyandıran Ayfer Tunç'un son öykü kitabı. Tunç, yeni basımını sunduğumuz bu kitabıyla da edebiyat çevrelerinden büyük ilgi görmüştü. Gerek anlatım biçimiyle, gerek öykülerini gözlemlediği çevrelerin genişliği ile ve yarattığı üslûpla Tunç, son dönem öykücülüğümüzün önde gelen isimlerinden. Bu kitapta yer alan Suzan Defter öyküsü ise şimdiden klâsiklerimiz arasına girmiş durumda. Taş-Kâğıt-Makas, Tunç'un her zamanki gibi incelikli, dokunaklı öykülerinden oluşuyor.

2 Eylül 2012 Pazar

George Orwell-Hayvan Çiftliği

İyi akşamlaaarr :))
Bugün güzel bir kitap daha bitti.Eh malum günlerden pazar olunca ve tatilimin artık son günü evet üzülerek söylemiyorum ama tatilimin son günü :D Yarın okul başlıyor artık biz öğretmenler için.Seminer dönemi ve alıştırma dönemi derken 2 hafta erken başlayacak okulumuz.Olsun başlasın valla ben çok özledim iş hayatını.Okulumuzun ortamı süper.Yeni çocuklar gelecek bu yıl.Bakalım heyecanlıyım :D
Gelelim kitabımızaaa
Evet yine bir George Orwell..Bu sefer Hayvan Çiftliği.Kitabımız peri masalı olarak adlandırsa da kendini aslında hiç de öyle değil.İnsanlar tarafından yönetilmekten hoşlanmayan bir grup hayvanın egemenliklerini ilan ederek çiftliği ellerine almalarını konu alıyor kitabımız.Domuzları kendilerine baş ilan ederek hayvan çiftliği oluşturuyorlar ve insanları düşmanları olarak görüyorlar.En sonunda da çiftlik hayvan değil beylik çiftliği olarak devam ediyor.
Ben kitabı çok beğendim.Tabi bir 1984 kadar olmasa da güzeldi.Okuyunuz okutturunuz efenim.
Sevgiler :)

ARKA KAPAK
İngiliz yazar George Owell 81903-1950), ülkemizde daha çok Bindokuzyüzseksendört adlı kitabıyla tanınır. Hayvan Çiftliği, onun çağdaş klasikler arasına girmiş ikinci ünlü yapıtıdır. 19407lardaki 'reel sosyalizm'in eleştirisi olan bu roman, dünya edebiyatında 'yergi' türünün başyapıtlarından biridir. Hayvn Çiftliği'nin kişleri hayvanlardır. Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp çiftliğin yönetimini ele geçirirler. Amaçları daha eşitlikçi bir topluluk oluşturmaktadır. Aralarında en akıllı olanlar domuzlar; kısa sürede önder bir takım oluştururlar, devrimi de onlar yolundan saptırırlar. Ne yazık ki insanlardan daha baskıcı, daha acımasız bir diktatörlük kurulmuştur artık. George Orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. Romanındaki önder domuzun, düpedüz Stalin'i simgelediği açıkça görülecektir. Öbür kişiler bire bir belli olmasalar da, bir diktatörlük ortamında olabilecek kişilerdir. Romanın altı başlığı bir Peri Masalı'dır. Küçükleri eğlendirecek bir peki masalı değildir; ama roman, bir masal anlatımıyla yazılmıştır.